Fransa Neden Böyle?

Fransa neden böyle?
Bu yazıda, Avrupa'da o kadar ülke varken neden Fransa'nın devrimler ve protestolar ülkesi olduğunu anlamaya çalışacağız.
Tarihte ve günümüzde cereyan eden protestolar, çok büyük çoğunlukla Fransa'da başlayıp öteki memleketlere yayılmış veya yayılmamıştır. 1789, 1830, 1848, 1871 ve 1968 gibi tarihlerde gerçekleşen büyük eylemler ilk olarak Fransa'da patlak vermiş olup genelde diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Bu sorunun cevabını ararken, tümden gelime benzer bir yöntem kullanarak, neden diğer ülkelerin Fransa gibi olmadığından başlayalım.
İlk olarak, toplum yapısına dikkat çekmek gerekiyor. Fransa, İngiltere gibi uzlaşmacı ve muhafazakar bir toplum yapısında sahip değildir. İngiltere'de henüz 1215 gibi erken bir tarihte, Magna Carta ile kralın yetkilerini kısıtlayarak başına buyruk davranmasını engellenmiştir. Böylece çok erken tarihlerde İngiltere toplumunda uzlaşı kültürü oluşmaya başladı. Bu sebeple ilerleyen tarihlerde başarılı toplumsal değişimler, büyük ölçüde kraliyetin de kabulüyle gerçekleşecekti. (Tek istisna, 1642-1649 arasında Kraliyet ile Parlamento orduları arasında gerçekleşen savaştır.) Yine İngiltere'de 1588 gibi erken bir tarihte 1. Elizabeth'in onayıyla meşrutiyete geçilmişken, Fransa'da ancak 200 sene sonra ve kanlı bir devrimle geçilebildi.
Sosyolog Gustave Le Bon, toplum yapısıyla ilgili olarak Fransa'nın neden eylemlerin başat merkezi olduğu konusuna ışık tutabilecek şu yorumlarda bulunuyor:
''Tüm kitleler, kuşkusuz, asabi ve fevridir; ama bunların derecesi azımsanmayacak bir değişiklik gösterir. Örneğin Latin kökenli bir kitle ile bir Anglo-Sakson kitle arasındaki fark devasadır. Tarihin tanık olduğu en yeni olaylar bu noktaya kuvvetli bir ışık tutabilir. 1870 yılında bir büyükelçiyi hedef aldığı varsayılan hakaretlerle dolu bir telgrafın yayınlanması hiddet patlamasına yol açmış, hemen ardından şiddetli bir savaş patlak vermişti. Bundan birkaç yıl sonra Langson'da yaşanan önemsiz bir mağlubiyet yeniden bir patlamaya yol açmış, hükümetin ani devrilişine sebebiyet vermişti. O sıralarda, İngilizlerin Hartum'da yaptıkları bir araştırma gezisi sırasında uğradıkları daha ciddi bir başarısızlık, İngiltere'de cılız bir duyguya yol açmış, hiçbir devlet adamı da yerinden edilmemişti.''
(Kitleler Psikolojisi, Gustave Le Bon, Say Yayınları, s. 41)
Fransız toplumunun Le Bon'un bahsettiği bir yapıda olması 1789, 1848 ve 1968 gibi, başlamasına ufak bir kıvılcımın sebep olan ve ardından Avrupa'ya ve hatta dünyaya yayılan eylemleri açıklar niteliktedir.
Ekonomik ve coğrafi sebeplere de değinmek gerekiyor. Fransa'nın tarihteki dalgalı ekonomik yapısı, doğal olarak kitlelerin tepkisiyle sonuçlanıyordu. Coğrafi konumundan dolayı Avrupa'daki savaşlarda tarafsız kalması mümkün olmayan Fransa, bitip tükenmek bilmeyen savaşlarla bitap düşüyordu. Kaybedilen savaşlar da cabasıydı, 18. yüzyılda Fransa'nın 7 yıl savaşlarıyla birlikte üstünlüğü İngiltere'ye kaptırması da Fransa monarşisinin başarısızlığını ortaya koyuyor, savaş masrafları da vergi olarak halkın omzuna bindiriliyordu. Bu durum monarkların baskıcılığının artmasına, aynı ölçüde kitlelerin de huzursuzluğunun artmasına yol açıyordu. Fransız aydınları, bu durumun çözümünü, demokrasi, cumhuriyet, meşrutiyet, özgürlük gibi düşüncelerde gördü ve halka on yıllar boyunca düşüncelerini aşıladı.

Tüm bunlar 1789 ihtilali başta olmak üzere 18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılda yayılma eğilimi gösteren bir sürü eyleme yol açtı ve İngiltere'nin tersine, Fransa'yı başkaldırılar ülkesi haline getirdi.

Çalışmamızı İngiltere-Fransa karşılaştırmasına döndürmemek için tümden gelime benzer metodumuzu biraz daha genişlemesine kullanalım, Fransa 18. ve 19. yüzyıl boyunca, yayılma eğilimi gösteren eylemlere en uygun yerdi. İtalya'dan ve Almanya'dan yayılamazdı, çünkü İtalya ve Almanya'da uluslaşma ve merkezileşme henüz tam olarak gerçekleşmemişti ve hala feodal krallıklar bulunuyordu. Hal böyleyken buralarda Avrupa'da ses getirecek bir ulusal başkaldırı pek mümkün değildi. İspanya ve Portekiz'de ise kapitalizm, Fransa'daki kadar gelişmemiş, aristokrasi ile toplum arasındaki karşıtlıklar yeterince keskinleşmemişti. Son olarak, bahsettiğimiz gibi İngiltere'de meşrutiyet ve uzlaşı kültürü çoktan yerli yerine oturmuştu. Fransa'da tüm bu saydıklarımızın tam tersi görülüyordu. Merkezi yapı, ulus bilinci artmış bir toplum, toplumsal karşıtlıkların keskinliği. İşte tüm bunlar büyük ses getirecek eylemlerin Fransa'dan yayılmasını doğal hale getiriyor.

Bu sebepler, 19. yüzyıl boyunca Fransa'da devrimlere yol açtı. Peki ya 20. ve 21. yüzyılda ülkeler arasında yukarıda sayılan farklılıklar azalmışken -yani tüm devletler ulusallaşmış, merkezileşmiş ve kapitalistleşmişken- neden Fransa yine de başkaldırılar ülkesi olarak görülüyor? Çünkü 18. ve 19. yüzyıldaki başkaldırılar ve eylemler, Fransa'da, yayılma eğilimi gösteren protesto kültürü oluşmasına yol açtı. O sebeple Fransa, hala Avrupa'yı bu yönden etkileyici bir güç olarak karşımıza çıkar. Öyleyse, Fransa'nın etkileyici eylemler merkezi olmasını 2 döneme ayırarak sebeplendirmek daha doğru olabilir: 18. ve 19. yüzyılda maddi, sosyo-ekonomik ve toplumsal özellikler, 20. ve 21. yüzyılda ise, geçmiş yüzyılların oluşmasına sebep olduğu alışılagelmiş bir protesto kültürü ve ırksal özellikler etkili.
Sarı Yelekliler hareketi, Fransa'da başlayıp Belçika, Hollanda, Almanya gibi ülkelere yayılan eylemler olarak, bulunduğumuz yüzyıla damgasını vuran eylemlerden oldu. Bu eylemin altında yatan nedenleri de kapsayacak şekilde sebepleri şöyle özetleyebiliriz:
-Eylemlere ve yayılmalarına uygun coğrafi ve sosyo-ekonomik ortam.  
-Fransız aydınlarının etkisi.
-Irksal, toplumsal özellikler.
-Protesto kültürü.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanlar Üstün Irk Mı?

Bertrand Russel Üzerine Denemeler

Stalingrad Savaşını Almanlar Neden Kaybetti?