Atatürk ve Onun Sosyolojik/Dinsel Tahmin ve Sözlerinin İncelenmesi

Atatürk, gelecekte yeni bir dünya dininin kurulabileceğini düşünüyor olabilir. Bunu, Atatürk'ün şu sözlerinden çıkarabiliriz:
''Efendiler, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşüncede yükselip olgunlaşması, Hristiyanlığı, Müslümanlığı, Budizmi bir yana bırakarak basitleştirilmiş ve herkes için anlaşılacak duruma getirilmiş saf ve lekesiz bir dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve iştahlar arasında bir sefalethanede yaşamakta olduklarını kabul ederek, bütün vücutları ve zekaları zehirleyen zararlı tohumları yok etmeyi karar vermesi gibi şartların gerçekleşmesini gerektiren 'birleşik bir dünya devleti' kurma hayalinin tatlı olduğunu inkar edecek değiliz.''
(Nutuk, sayfa 482, Atatürk Araştırma Merkezi yayınları)
Bu sözler, İngiliz tarihçi Wells'in yazılarını okuyan Atatürk'ün Nutuk'ta bunlar ile ilgili sarfettiği cümlelerdir. Wells genel olarak gelecekte birleşik bir dünya devletinin olması gerektiğine vurgu yapar iken, Atatürk bu tasavvuru ''saf ve lekesiz bir dünya dininin kurulması'' vurgusu ile konuşmasına alıyor. Buradan, Atatürk'ün geleceğe yönelik tahmininden ve isteğinden, belki de yeni bir dünya dininin kurulabilmesinin mantıklı ve olası olduğunu çıkarabiliriz.
Ayrıca Atatürk, her ne kadar kendisi pek dindar olmasa da, toplumların din olmadan devamlılık gösteremeyeceğini de düşünüyordu. Bunu da şu sözünden anlıyoruz:
"Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır...''
(Ethem Ruhi Fığlalı, Atatürk ve Din, Millî Eğitim Ankara 1981, s. 135)
Tüm bunlardan şunu çıkarabiliriz, Atatürk din olgusunun insanlık için gerekli olduğunu ve muhtemelen dinin ancak sadeleştirilmiş ve herkes için anlaşılır duruma getirilmiş şekilde tüm insanlığı kapsayacak tek bir inanç sistemi olarak var olması gerektiğini ve hatta gelecekte de böyle olacağını düşünüyordu.
Günümüz toplumlarının dinsel yapısı ışığında Atatürk'ün bu düşüncelerini incelediğimizde, Avrupa'da ve başka çeşitli ülkelerde nonteist sayısının teist sayısına oranla daha yüksek olduğunu ve gitgide yükseldiğini göz önünde bulundurarak şunu görüyoruz: Dinsiz milletlerin devamına imkan olmadığı yönündeki önermesi doğru değildir.
Fakat, çok ileri gelecekte küreselleşmenin daha da üst bir boyup kazanıp dünyanın tek bir devlet olarak birleştiği bir durumda, insanların sade ve basitleştirilmiş yeni bir dine ihtiyaç duyup duymayacaklarını tam olarak bilemeyiz. Bana kalırsa, insanlığın bu kadar birleşik bir durumda olduğu bir gelecekte, genelgeçer kurallar barındıran bir düşünce sisteminin oluşturulup yayılabileceğini ve benimsenebileceğini olası bir durum olarak görüyorum. Ama bu ne ölçüde bir dine benzeyecektir, bilemem. Bazı yönleriyle benzeyebilir fakat muhtemelen ''Tanrı'' merkezli bir düşünce sisteminden ziyade insan merkezli bir düşünce sistemi olması yönüyle dine benzemeyecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanlar Üstün Irk Mı?

Bertrand Russel Üzerine Denemeler

Stalingrad Savaşını Almanlar Neden Kaybetti?